30 Haziran 2012 Cumartesi

Hoşgeldin Evrem



Şikayetim var yara'dan ötürü, beklentim var yaratan'dan ötürü. Çok zor bu yar acısı, vardır bir çaresi der herşeyin yaratıcısı... Doktorum da var ilacım da, fakat alamıyom. Tıpkı amansız hastalığa yakalanıp ameliyet olması gereken ama parası olmayan hastalar gibi. Amansız hastalığım da, ilacım da aynı. Allah'ım bu ne tezat !  Mikroptan ilaç mı olur demeyin, bütün aşılar direnci azalmış virüslerden yapılmıyor mu ? 


Neden yazıyorum biliyor musun Evrem ? 
'' Boş'almak için '' 
Bi nevi mastürbasyon. Hayallerim, umutlarım boşa akıp gidiyor, tutamıyorum yazamıyorum... Sadece karalıyorum. Sadece boş boş ağlıyorum...


Geçen yıl bugün hala dün gibi aklımda biliyor musun ? Seninle birlikteyken hep eskileri unuturdum sen hatırlatırdın. Şimdi hepsi saniye saniye aklımda, tek tek gözümün önünde. Neden böyle olması gerekiyordu bilemiyom. Ne senden kopabiliyom, ne başkasına gönlümü verebiliyom. Biliyom ben hala seni seviyom ve ölene kadar da öyle olacak. Sen beni hayal kırıklığına ne kadar uğratsan da senden vazgeçemiyom hayatımın anlamı.


Neyse doğum günün kutlu olsun Evrem, hoşgeldin dünyaya kutlu matemim.


28 Haziran 2012 Perşembe


Şimdi sende , bende bir hiçiz.
Ve hiç, yoktan iyidir...
Seninle hiç gitmediğimiz yerlerde olmayı tercih ediyom,
Ve her defasında kendimi senin y'anında buluyom.

27 Haziran 2012 Çarşamba


Hala daha gülebiliyosam, seni unuttuğumdan değil,
Bir gün döneceğini düşündüğümdendir.

26 Haziran 2012 Salı

Serzenişler - 2


Sana o kadar kızıyom ki anlatamam. Benim sevdiğim kadın bu mu , bu muydu hala inanamıyom. Nasıl da bu kadar adi bir insan olabildin. Bedenin bu kadar ucuz muydu ? Ben saçının tekine dahi değer verirken sen ...
Seni görsem, otursak konuşsak belki yüzlerce soru sorabilirim, fakat biliyom ki sen o sorulara cevap bile veremezsin, o yüzden gerek yok. Zaten görsem dayanabilir miyim onu da bilmiyom ya.
Aslında şimdiye kadar hep içimde bir umutla uyandım yatağımdan kalkmadan ilk sen aklıma geldin. Belki bir gün tekrar dedim. Sende beni öyle kandırmıştın ya '' yaza kadar ara verelim '' yaza yaza bitiremedim , bu ara ne zamana kadar sürecek ? Doğum gününe de az kaldı, güzel bişeyler yapmak istiyodum da yeni fotoğraflar eklemişsin, onları görünce beni bir kez daha hayal kırıklığına uğrattın. Ben bunları hak etmemiştim Evrem... Umarım sende beni bir gün anlarsın, hep derdim ya yapan çeker cezasını diye, ben çekiyom... Babam da sürekli der, '' Başına bi iş geldi mi hemen bi toparlan Allah'ım ben ne yaptıydım acaba da bu başıma geldi diye düşün ''
Allah'ım ben ne yaptım ?
Sen doğarken, ben binlerce kez ölüyom. Doğum sancım başladı , ilk göz ağrım ... Yine gel kutlu matemim...

Eşim olma, karım ol !


Bakmayın daha ilkel durduğuna, ruhu vardır kelimelerin.'' karı-koca'' ''eş'' den daha çok şey anlatır.hatta belki bize unutulmuş bir şeyi söyler.Sahi, biliyormusunuz? 
neden erkeğe '' koca'' ,kadına da '' karı'' demiş eskiler? kedilerin eşi olur, terliklerin de. İnsanın eşi olmaz. Bir ömür eşlik ediyor diye mi sevgiliye eş denir? Eş, birşeyin aynısı benzeri demektir.
Fazlasını beklemez mi insan yarinden? Kelimeleri yitirmeseydik anlardık belki, evlenecek erkeğe eskilerin neden '' koca'' dediklerini. Çünkü ''koca'' bilge, yüce, ulu demektir 
Koca, dağ demektir. Ve ne kadar yüce olursa olsun, üstün de kar olmayan dağ eksiktir.Dağların yücesine kar yağar diye kadına da ''kocanın karı'' demişler. Bakmayın şimdi evlenenlerin ''karı-koca'' ilan edildiklerine. '' koca ve onun karı'' olmalıdır aslında.Yani yüce bir dağ olmalı adam. Kar gibi pak ve masum olmalı kadın. 
Örtmeli ve bir ömür, süsü olmalı dağın.Çünkü üşür tepesinde kar olmayan dağ, ne kadar yüce olursa olsun yarım görünür. Eşim olma, karım ol! Bana benzemeye çalışma sakın! 
bana benden lazım değil bir tane daha. Ama unutma ki sensiz yarımım. Her zaman söylemem ama sen anla. Eşim olma,karım ol! Beni tamamla!

23 Haziran 2012 Cumartesi


Allah herkesi birbiri için yaratmış. Beni senin için, seni kim bilir kimin için ...

18 Haziran 2012 Pazartesi

Serzenişler - 1



Nerdesin Evrem? Neden bırakıp gittin beni ? Hani sen benim karım olacaktın , hani çocuklarımız olacaktı ? Nerde kaldı o hayaller... 
Hayatımın anlamı, yaşama sevincimdin sen benim. Noldu da başkasının yaşama sevinci olmaya karar verdin ? Benim sevgim mi az geldi , yoksa onların sevgisi mi sana bol geldi...
Nefesimi ver bana Evrem ! Bilirsin astımım var benim, dayanamıyorum bu havalara. Hele bi de üstüne sensizlik koyunca hiç çekilmez oldu bu şehir. Kaçasım var ama kaçamıyom da, belki yolda rastlaşırız diye...
Kafamı çevirdiğim her yerde ya seni, yada bizi görüyom. Fakat sen beni/bizi hiç görmüyosun. Hep geçip gidiyosun. Ümitle bekliyorum belki sende bir gün görürsün...
Her numara neden sana çıkıyor , her mesaj neden o'ndan mı acaba oluyor anlayamıyom. Kafam o kadar dağınık ki toplayamıyom Evrem, toplayamıyom. Çok dağıldım, çok dağıldık. Yere düşüp kırılan cam kavanozun parçaları gibiyiz, bir bütündük parçalandık, parçalatıldık...
Okul da bitti ya bira içip leş olduğum günlere geri döndüm, kusana kadar, kenarda köşede sızana kadar içiyom, içiyom, içiyom... Nasıl da kızardım değil mi alkol alanlara, sende bilirsin. He işte artık bende onlardan biriyim !

17 Haziran 2012 Pazar

Sen , bitirmeye kıyamadığım ilk cümlemdin...




Ezberden okudum geçmişimizi.
Tek tek andım özlediklerimi,
Acıdım, ağladım.
Suratıma düşürdüğün ve orada kalan siyaha baktım aynada,
Kendimden utandım.
Düş gibiyken, hiç yaşanmamış sayılanlardan olan, kitaba sığmayan, bir dine mensup olamayacak Aşk’ımıza küfrettim..
Geceyi boyadım katrana,
Ciğerlerim Seni öksürdü..
Dualardan vazgeçtim, şehir içtim, kadın teni kokladım, yalan zevklerde boşaldım, yine de ayılamadım.
Sırra kadem basan kayıplığımıza adadım ömrümü, ölüm diledim her gün, ölemedim.
Şimdi Bana bıraktığın mirası savunuyor bedenim,
Bu işkencede her daim gülmek zorunda olanım Ben...
Anlayacağın Sana benzedim...
Sen gibi riyâkâr, Sen gibi şerefsizim artık.
İçin rahat olsun ömrü çürüten,
Yaşıyorsam, sadece oyunu bozmamak içindir...

16 Haziran 2012 Cumartesi

Soranlara hala daha cevap veremiyom. Allah aşkına söyle artık, '' biz neden ayrıldık ? ''
Seni içimde intihar ettim, ama öldürmeye kıyamadım

içimdeki sen...



Hayatıma girerken söylediğin sözler,
Nasıl olduda çıktığında değişti?
Ya gözlerin,
O kadar gerçekken
Nasıl bu kadar sahteleşti?

Söyle hadi,
Beni tercih ettiğin o adam
Seni benim kadar sevdi mi?
Yoksa onunkide senin bana olan hislerin gibi
Sahte miydi?

Pencereden her baktığımda
Gözlerim uzaklara dalar.
Ben bu kadar çok sevebiliyorken,
Sevdiğim kadın başkasında ne arar?

Seni sorar oldum, en yakınlarına.
"Nerde, ne yapıyor?" dedim "Mutlu mu?"
Cevap hep aynı, "O mutlu sende mutlu ol"
Söylemedin mi onlara,
Sen olmazsan eğer, mutlu olamayacağımı?

Sen benim en değerlimdin.
Kısada sürse eğer mutlu olduysam, sebebi sendin.
En kıymetlimdin,
En çok sevdiğim kadındın, annem dışında.
Benim sana dair en'lerim varken;
Senin gitmene dair bir ned'enin dahi yoktu..

Gittiğin pazardan beri,
Yas tutarcasına,
Günleri sayar oldum.
İnan artık, sevmekten değilde,
Saymaktan yoruldum.

Yokluğun o kadar dokunduki içime
"Ben bu kadar sevmiş miyim?" dedim içimden.
Söz geçiremez oldum artık kalbime,
Her ne kadar acı versede sensizlik
Niyetim yok benim, senden vazgeçmeye.

"Neyin var" diye soran anneme;
"Gözüme toz kaçtı" yalanı artık çok banel oldu.
Büyüdüm,
O kadar büyüdüm ki profesyonel bir katil oldum.
Önüme çıkan tüm kötü karakterleri öldürdüm.
Öldüremediğim tek şey,
"İçimdeki sen" oldu...

özledim mesela ...


özledim mesela,
Defterimin her yerine ismini karalamayı
özledim mesela,
Durakta seni bırakıp giderken arkamdan gelip beni tekrar öpmeni
özledim mesela,
Yağmur da sırılsıklam ıslansakta yürümeyi
özledim mesela,
Birlikte sinemayı gidip seni izlemeyi
özledim mesela,
Sana ne kadar trip yapsam da gönlümü almanı
özledim mesela,
Haksız olsam da haklıymışım gibi benden özür dilemeni
özledim mesela,
Saçını kulağının arkasına almayı
özledim mesela,
Seninle alışveriş yapmayı , yemek yemeyi
özledim mesela,
Seninle uyumayı, uyanmayı , duş almayı
özledim mesela
Kokunu içime çekip sımsıkı sarılmayı
özledim mesela
Sana hergün küfür etsemde, '' Seni Seviyom Bitanem '' demeyi
Gerçekten çok özledim.


13 Haziran 2012 Çarşamba

hiç bir şeyin tam ortasındayım...





dans etmek vardı şimdi yağmuru beklemeden...
rüzgara sarılıp öylece adımları saymak...
özgür hissetmese de kalbin kendini,
herşeye inat yeniden...
sen şimdi rüzgarda dağılan saçlarımsın...
adımlarımsın...
özgürlüğümü adadığım bu gece ve
gece içinde başımda dönen ateş böceğinin
sönmeye direnen ışığısın...


derken kollarımla sardığım boşluğa verdim adını..
oyunla dansı karıştırdığın zamanların telafisi olmalıydım...
gözyaşlarımı gülümseyerek uğurluyorum toprağa...
son'a eklenemez bilirsin hiç bir kare
ve ben...
eklenemiyorum hiç bir cümlene...

noktası gelmiş bir cümleydi benimki...
gelmiş geçmemiş bir sancıydı...
topuklarımın bastığı yeri delip geçmesi gibiydi...
bir virgül olabilecek kibarlıkta değildi belim
yalnız, yalana ibadet ederken eğilmişim...
farkedemedim...

onca çabadan arta kalan bir hiçlik var avuçlarımda...
ne tuhafmış avuçlarımı dolduran "yok"un hissi...
hayalet dikenler varmış gibi
yoktan kanayacakmış bileklerim...
ve ben bu kollarla saracakmışım meğer rüzgarı
dinlenmeyen armonilerle...

şimdi ben,
hiçbir yerin tam ortasındayım..
şimdi sen,
hiçbir yerin en sonundasın...
şimdi anlıyorum ki,
bir yudum biz akıtır diye,
bulutu olmayan geceden,
gömülmesi ertelenmiş bir ölü rengiyle,
"biz" dilemişim...
"senden bir iz" dilenmişim...

hoşça'git sevgili...
ben...
bomboş da kalırım...

8 Haziran 2012 Cuma

Ne kadar da severdin şekeri '' elmalı ''
Şimdi sen de olmuşsun '' el'malı ''

3 Haziran 2012 Pazar

Gidiyorum...


Toplanıyorum..
Bavulum açık, içine konulmayı bekleyen anılarım etrafa saçılmış...
elim varmıyor hiçbirine, bir gözüm kapıda, belki bir anda içeri girip beni yolumdan çevirirsin diye.
haberin yok ya, oyalanıyorum işte öyle...
ayakkabılarımdaki çamurları siliyorum, yatağı topluyorum, fotoğrafları kaldırıyorum falan filan...
öyle bir gidiş olmalıydı; hissiz, izsiz ve sessiz...
kokum bile kalmasın diye pencereleri açtım sonuna kadar, 
odan havalansın... odamız...
saçlarım çok dökülüyordu şikayet ederdin hep, 
halıya yapışan bütün saç tellerimi de topladım...
dudak payım kalmasın diye bütün bardaklarımızı kaldırdım ortalıktan, 
tek bişey bırakıyorum sana elimde olmadan, 
çalışma masama astığım fotoğraflarımız  
çaktığım çivilerin bıraktığı boşluk ve altındaki solmuşluk... "b'iz" gibi...
gözyaşlarım akmasın diye avuçlarımda biriktirdim..
"sen bunu okurken, ben çok uzaklarda olucam..." diye bir mektup da bırakmıyorum,yüzün asılmasın...
nasıl olsa okumucaksın 


hastalığımın üstüne düşerdin bi tek...
gelmezdin lakin , yine de merak ederdin
sen olmayınca napıcam düşünmeye başladım şimdi.
aman Yunus sus!Sırası değil...
sadece git...
o da öyle istemişti...
"sadece git..." demişti...ciddi miydi?...
gittiğine inanabilsem, dönmeni beklemezdim ya


sana aldığım hediyeleri bulamadım, sahi nereye koyduk onları? bak şimdi oldu mu böyle... 
gidişim eksik kalacak...
neyse, kaybettiğimize göre zaten önemi yokmuş...ha?
***
ve hazırım..ayak sesi mi o?
şşş...
-----
geçti ...
sen değilmişsin, gülümsedim...


hayatımızın kapısını üzerime kapatmadan önce son birşey yapmak istiyorum..
pencereden dışarı bakardık beraber, 
manzaramız yoktu ama,
dışarıda yağmurun ıslattığı insanlara bakardık
ve tahminler yapardık düşüncelerine dair...
sonra bizi kimse görmeden
nasıl çıkarız die telaş yapardık...
aslında birlikte eğlenebiliyormuşuz şimdi farkına varıyorum...




yine beynime giriyor, 
bavulumdan taşıyor anılar
çıkmak için debeleniyorlar!!
hayır... ben o fermuarı çok zor kapattım.. HAYIR!
sinirleniyorum..
yine kalp atışlarım başımı döndürüyor!
ilaçlarım nerede!
ağlama Yunus! sakin ol...
nefes al doktor öyle söyledi.ama doktor, bir gün gidersem yuvamdan ne yapacağımı söylememişti? sigara... duman... sakinim...
neyse, sana ne kadar uzak olursam
o kadar iyi gelir sana,
ve bir o kadar
zor gelir bana...


Abim geldi...


gitme vakti... son sözlerimi iyi seçmeliyim;


"suya düşen hayallerimi kurtarmak için çok çabaladım,ama beni de çektiler en dibe, boğuldum sevgilim... yoruldum...İzlediğimiz Türk filmlerindeki gibi...saçma gelirdi ya bize,"Son" yazardı biterken, zaten bitmişti niye gözümüze sokuyorlardı ki ?...
filmler gibi Saçma sapan bir "son" bırakmadan gidiyorum...
duvarlarımıza iyi bak,
her yumruklayışımda tek kelime etmeden ikimizi taşıdı onlar,resimlerimizi, seslerimizi..."




gidiyorum sevgilim...
endişelenme sakın, bitişlerde sakladım anahtarını bu şehrin,
onlar gibi ben de kaybedildim...


hoşçakal...

'' Saftı , benim göbek adım ''

2 Haziran 2012 Cumartesi

Hatalı sollama yaptın sevdiğim, kalbim '' sol '' şeritteydi ama.


İntihar borcu




dün gece ateşi tattım.
tanrı hiç olmadığı kadar yaktı günah''ımı...
bir türlü alışamadığım katran tadı dilimde kalırken
gözlerim karardı...




bir düşüş yaşadım
cennetimden nemime...
yardıma ihtiyaç duydum ilk kez.
ilk kez bileklerimin kanadığını hissetmenin yanında
kendi içime attığım gözyaşlarımla ıslandım..




hissetmiyor gibiydi beni,
özlemiyor gibiydi...
unutmuş olması vardı ya bir de
susturucum oldu...




dün gece
bir çentik daha attım yokluğunun yoklamasını alırken..
onun adaletiydi bu,
nöbetçisi olmuştum ebedi ve biliyordu...
mezun olamadım hiç avucundan.
kırık bir dip'not yüzünden hep aynı sınıfta kalmıştım...




rüyalarıma giren gözlerin,
hiç bu kadar gri bakmamıştı o çok sevdiğin gözlerime...
sana ağlarken hiç ıslanmadın mı sanıyorsun meleğim?
oysa ki dün gece üzerine yağan yağmur
gözlerimin bulutundan hediyeydi...
hayallerimin üzerinde yürüyordun sen,
ve elinde
çizgileri başka bir adam eli...
rahatsız olmuştu yağmurumdan ve
şemsiyesini açmıştı...
ilk kez ıslanmayı seçmiştin...
farkında olmadan, ilk kez beni seçmiştin...




kokunu üzerimde bırakıp gitmiştin ya çok zaman öncesinde,
bu gece
bana bir can borcun olacak bebeğim...




ölüm meleği,
sen diye beni alacak kokundan...


ve bir gece -zamanım geldiğinde-
ölüm meleği alacak bir  ben bulamayacak..




bu gece sevgilim...
tam olarak bu gece,




bana bir " intihar " borcun olacak...

1 Haziran 2012 Cuma

Gittiğine inanabilsem, dönmeni beklemezdim. 
Sen aklıma geldikçe unut(a)madığım için milyonlarca kez küfür ediyorum...

Ölüme denk bir şizofreni...



Bugün kaçıncı gün? ardından döktüğüm gözyaşı geceleri katladı.. aklım başıma gelmemek için, sattığın hayallerimin peşinden atlıyor. sorular var beynimi çürüten, bir ölününkinden farksız akıyor yaşlarım. suskunluğun adını yeniden koyuyorum, ölüme denk bir şizofreni..

yalnızlık oyunu tek başına oynanmalı ama ben g'izli bir özne ekledim hikayeme.. yüzümü öpen ruzgara bıraktım çam sakızı anılarımı yakıp.. külleri var avucumda, bir hayaletin cılız kalıntıları gibi.. ben kalbimi söktüm, dolduramaz sol boşluğu kimse adını çalıp..

yine de dikkat etmem gerek, bir oyunu daha sığdırmayacak zihnim.. bir gecede, gözyaşlarımdan, dünyaya yetecek kadar deniz besledim.. sessizlik lütfen.. bir pandomimdi benimki, beyaz yüzlü bir palyaço gibi, hüznümü yüzümde gizledim.. karanlığa gizlendim..

sonsuza dek..
adının sözlükteki yeri buydu. bir silgiye ihtiyaç duyacağını bilseydim, en başından söylemezdim yerini.. en başında çekerdim ellerimi güneşi olmayan dünyandan.. küfür bazında saygı duydum tanrıya, ama geçti.. pişmanlık değil, asla yer edinemeyeceğimi bildiğim halde yaslandım, üzerimi kirleten duvarına.. yalanlara seslenirken, gerçeği de peşimden sürükleyip, bu bataklıkta mimlendim..
ve son..kendimi terkettim..